14 Ocak 2020 Salı

ATLANTİS / ELEŞTİRİ


ATLANTİS / Ulus Fatih
(Eleştiri, Deneme ve Özgür Metinler)
Bu kitapta, Hulki Aktunç, Mehmet Ergüven, Enis Batur, Orhan Türker, Tanseli Polikar, Elif Sorgun, Burhan Günel, Ozan Telli, Ercüment Uçarı, Faik Baysal, Mehmet Siyahkalem, Ahmet Necdet, Nilgün Polat, Guillaume Apollinaire, Ferit Edgü, Alain de Botton, İbrahim Yıldırım, Münir Göle, Henri Michaux, Marcel Ayme, Antonin Artaud, Pierre Louys, Harry Mathews, Heinrich Füssli, Hanri Benazus, Yiğit Değer Bengi, Kadir Aydemir, Altay Öktem, Nazlı Eray, Ebru Gökçen Emre, Uğur Kökden, Jorge Luis Borges, Andrey Tarkovski, Cevat Çapan, Odisseus Elitis, Lale Müldür, Nurten Ertul, Orhan Pamuk, Cihat Burak, Bertrand Flour, James Joyce, Hani Astolin ve Salah Birsel gibi ülkemiz ve dünya yazınından pek çok şair, yazar ve sanatçıyla ilgili eleştiri, değinme yazılarının yanı sıra, deneme, bilimkurgusal şiir, düşünsel metinler ve bir demet Büyükada Öyküsü ve... Tanrı, zaman, ölüm ve aşk üzerine içsel polemikler vardır!..

*

Yıl: 2001. İsa öleli yirmi yüzyıl oluyor. 'Abdullah oğlu' 1300 yılı aşkındır, insandan uzak, dünyadan ayrı, Nietzsche, tanrıyı öldüreli ben diyeyim 90, siz deyin 100 yıl olmuş, atom parçalanmış, Aya çıkılmış, Kuzey-Güney savaşını kölelik karşıtları kazanmış, evrensel insan hakları bildirgesi dört bir yana asılmış, dünya hiçbir zaman olmadığı kadar ulusla dolu, üç kişi bir araya gelip bağımsızlığını ilan edebiliyor, hiç kimse hiç kimseye bir şey demiyor, sabah kahvaltısını Newyork'ta yapan, akşam yemeğini İstanbul'da yiyebiliyor. Çoklukla karamsar tablo çizsek de, belki de yeryüzü iyiye gidiyor.. Kültür kavramı o denli yaygınlaşmış ki her şey bir sanat yapıtına dönüşüyor, sanat yapıtı hayat yapıtı oluyor. İnsan ruhu hiçbir zaman olmadığı kadar özgür, usun sınırları sonsuzu zorluyor, robotlar yapılıyor, koyunlar, babunlar klonlanıyor, insan isterse kendini çoğaltabiliyor ve bütün bunların olduğu yerde, hemen hemen tam merkezde bir ülkede kitap yasaklanabiliyor. Kitap ki insanın, yeryüzünün ve tanrının bir yansılaması, kitap ki (yazı) buluşların en büyüğü, kitap ki evrenin bir parçası; bir karşı evren, geçmişimiz, geleceğimiz, var oluşumuz... Şu buyrulanlar bir parça yalan olsaydı, tanrı, kullarla arasına 'Furkan'ı koyar mıydı, dünya kütüphanelerle dolar mıydı, emirler ilahi ceza adına; kara kaplı kitaplara bakar mıydı, aşıklar, sayfalarından hilal kaşlılara dizeler fısıldar mıydı... Modernite adına çekinmesek, neredeyse dünyaya kitap için geliriz; Tanrı da kitap için vardır diyeceğiz..





Görüntünün olası içeriği: 1 kişi


***






BOTERO & BOSCH
Tanımı çok, ama sanatçı nedir belki bilinebilir, sanatıyla diğerlerinden ayrılabilen kişidir sanatçı. Botero'yu kendinize yakın bulmasanız da bir sanatçıdır o, neden, çünkü resmini görür görmez, bu Botero deriz. Halbuki aşağıdaki resmi Mona Lisa!..
Sanatçı, Anlatımı yani çizgisiyle fark edilebilmeli, ayrılabilmelidir, (Evet bu Botero diyebilmeliyiz.)
Konusuyla ayrılacak, İbrahim Balaban'ın konuları, onun diğerlerinden ayrılmasını sağlar örneğin. (Konu, sanılanın aksine, sanatçı için her şeyden daha çok belirleyicidir. Guernica, Picasso'yu bağışlamamızı sağlar, Dali ise herkese başkaldıran bir şeytana benzer, bu yüzden sevilmez, oysa gerçek protestocu -anlaşılması ne denli güçse de- Dali'dir, Picasso olanlara baş kaldırır, Dali ise dünyaya!)
Yorumuyla, kendine özgü bakışıyla ayrılacak, doğulu bir ressam Mona Lisa'yı biraz daha kadınsı veya dışa vurumcu çizebilirdi belki de, bu özgün bakış ya da yorumlayış farkı yaratabilecektir. Oriental ressam deriz, yorum farkı bu söylemi doğurur. Yorum bazen kendi coğrafyasını dile getirebilir, belirleyebilir!..
Her şeyin dışında, kendi öznel kimliğiyle resmini ya da sanatını icra edecek. Botero'nun kadınları ya da çizgileri ovaldir. O dünyayı bir şaka gibi, bir oyun ya da bir tatlı hüzün gibi görür. Gizli bir karikatürize ve hiciv vardır resimlerinde, katlanılmaz olan dünyayı, bu şekilde katlanılır kılmak istemiş ve bu onun acılarını hafifletmiştir.
Ortaçağ ressamı Hieronymus Bosch ise örnek verilecekse, dünyayı bir cehennem olarak resmetmiştir, olasılıkla kendisi de acımasız duyguların savurduğu bir yeryüzü içinde, bir kaos ya da umarsızlık rüzgarında sürüklenmiş olabilir. Bir rüya, karabasan veya kabus içindedir sanki, ortaçağın kitleler, ölüm ve veba salgınıyla kavrulan üçgeninde inancını yitirmiş bir keşiş gibidir.
O da Botero gibi alaya alır dünyayı, şakacıdır, ama onun şakası, trajediyle iç içe bir umarsızlığın, kendi kendini mahvederek yok eden bir hiçliğin cadı bayramıdır, Bosch, Botero'ya göre çok daha anlamsız bir dünyanın ve kitlesel paranoyanın ressamıdır.
Acı insanı sanatçı yapar hükmü, Bosch için geçerlidir ve Bosch, görecelide olsa Botero'dan çok daha büyük bir ressamdır diyebiliriz. Çünkü onun coğrafyası tanrıya uzanırken, Botero sadece yeryüzünde kalır!..












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder